tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Kurumsallık Hakkında

Bu yazımda profesyonel bir çalışan ile Kurumsallık üzerine yaptığımız yazışmayı yayınlayacağım. Keyifli okumalar.

Bana gelen ilk e-mail:

Sabri Bey merhabalar,
Mezun olduğum günden beri (hatta öncesinden) kurduğum bir hayal kurumsal bir şirkette çalışmaktı. Şu anda, bu hayalime ulaşabilmek adına girdiğim Türkiye’nin en büyük mühendislik firmalarından birinde çalışıyorum.

Zaman geçtikçe, benim aradığım kurumsallık kavramının Türkiye için biraz ütopik olduğunu görmeye başladım. Yani çalışanlarının -kişisel gelişimine- ama sadece yaptığı işle ilgili değil, biryandan mesleği ile ilgili farklı programlar öğrenmesine aracı olunurken bir yandan etkili iletişimdir vs. sosyal becerilerini geliştirebileceği, personel mutluluk anketleriyle çalışanlarının mutluluğunun belirli aralıklarla kontrol edildiği, insanların birbirine gerçekten saygı duyduğu bir şirket sizce var mı? Yoksa “The best companies to work for” listelerindeki firmaların ortak özelliklerinden olan bahsettiğim bu kıstasları Türkiye’de / Türk şirketlerinde aramak ütopik bir kavram mı? Karşıma az evvel Lc Waikiki inşaat mühendisi ilanı çıkınca ilgimi çekti, araştırmaya başladım ve size ulaştım. Sizin gibi sosyal ve girişimci birine ulaşınca da tecrübelerinize dayanarak bunları sormak istedim.
Cevabınızı merakla bekler, iyi günler dilerim.
Vakit ayırdığınız için teşekkürler.

Benim Cevabım:

Merhaba XXX Bey,
Öğrenciler mezun olduktan sonra önlerinde bir kaç seçenek bulunmaktadır. Bunlar askere gitmek, yüksek lisans yapmak, iş hayatına atılmak, vs. İş Hayatına atılanların da önünde bir kaç seçenek vardır. Kendi işini yapmak, Kurumsal bir firmada uzman ya da uzman yardımcısı olmak, daha küçük bir firmada yönetici olarak çalışmak. Siz bu seçeneklerde kurumsal bir firmaya girerek kariyerinize başlamışsınız. Öncelikle kariyerinizde başarılar dilerim.

Kurumsallık içi çok zor dolan bir kavram. Hele patron ve aile şirketlerinin cirit attığı Türkiye’de içi yanlış doldurulan bir kavram. Kurumsallık kimine göre harika kimine göre ise işlerin yavaşlamasına sebep olan bir kavram. Her halukarda özellikle büyük şirketlerde kurumsallığın getirdiği avantajlar yadsınamaz. Sizin de belirttiğiniz gibi,
– Kişisel gelişime önem verilmesi
– Farklı alanlarda yetkinlik gelişimi
– Sosyal becerilerde gelişme
– Personel mutluluğuna önem verilmesi
– Saygı, sevgi

Bir şirkette çalışmak istemenin en önemli maddelerinden birkaç tanesi. Bu maddelere baktığımda hepsinin ortak özelliği ve çıkış noktasının şu olduğunu düşünüyorum. Çalışanına değer veren ve onu dinleyen firma. Kurumsal olsun ya da olmasın, eğer bir firma çalışanını dinliyor, ona değer veriyorsa, isteklerini bir kenara atmıyor ve gerçekleştirmek için elinden geleni yapıyorsa, o firmada uzun seneler çalışırsın. Kurumsal firmalar bunu daha çok ve daha profesyonelce yaptığını kabul ediyorum. Bu sebeple kurumsallığın bu değerleri içerdiğini de düşünüyorum.

Şöyle düşünmek lazım. Siz bir eğitim almak istiyorsunuz. Bunu şirketinizde hangi departmana ya da kişiye söylemeniz gerekiyor. Kurumsal firmalarda öncelikle bunu kendi birim yöneticinizle paylaşırsınız. Kendisi bunu değerlendirir, uygun ise teknik bir eğitim ise Teknik Yetkinlik departmanına, davranışsal ise davranışsal eğitim departmanına, bu kadar detaylı değilse direkt eğitim departmanına başvurur. Ardından bu eğitim ile ilgili bir araştırma yapılır ve alternatifler sizin yöneticilerinize sunulur. Eğitim fiyatı ve size olan katkısı değerlendirildikten sonra eğitim gerçekleşir. Şu anda çalıştığım firmada işler bu şekilde mi yürüyor. Aynen bu şekilde profesyonelce ve başarıyla yönetiliyor. Bugüne kadar eğitim almak isteyen ve isteği reddedilen bir personel bilmiyorum diyebilirim.

Bunun dışında Saygı ve sevgi kelimeleri biraz daha şirketten kişiye inmiş durumdadır. Kişi yöneticisinden ve iş arkadaşlarından dolayı şirketini sevebilir ya da şirketinden nefret edebilir. Bu sebeple çalışma ortamı kritik bir önem taşımaktadır. Buna ek olarak şirketinizin sahibi ya da CEO’sunun vizyonu ve şirketin misyonu sizin şirketinize olan bağlığınızı arttırır ya da azaltır. Bunu yaşamadan bilemeyeceğiniz için sadece tavsiyelere göre hareket edebilirisiniz. Ben 7. yılımı yakında bitireceğim LC Waikiki‘nin en çok etkilendiğim özelliği bu diyebilirim.

Sonuç olarak toparlamak gerekirse, istekleriniz çok ekstra şeyler değil. Her çalışanın istediği şeyler. LC Waikiki bunu başarıyla yapıyor. Turkcell gibi şirketlerin de bunları çok güzel bir şekilde yönettiğini duyuyorum. Çalışma hayatınızda başarılar dilerim.
Saygılarımla
Sabri Suyunu

İkinci e-mail

Sabri Bey merhaba,
Öncelikle içten mailinizden ve tam olarak aradığım cevapları bana sunduğunuzdan dolayı çok teşekkür ederim.
Son bir kaç haftadır okuduğum makaleler ve incelediğim anketlerde, listelere giren firmaların ortak özelliklerinin, sektörleri ne olursa olsun –başarı odaklı kurumsallık– olduğunu görüyorum. Bu -başarı odaklı kurumsallık- olarak tanımladığım kavramı biraz irdeleyince altından sizin de bahsettiğiniz gibi -insana saygı- kavramının çıktığını gördüm. Sosyal yetenekleri neredeyse mühendisliğini dahi bastıracak birisi olduğum için ‘bu olgunun algoritmik bir mantığı var mı acaba?’ sorusunu kendime sorarak bir araştırmanın içine girdim ve kendi yorumlarıma sizin gibi tecrübeli insanların fikirlerini katarak bir cevap elde etmeye çalışıyorum.

Tarihe mâl olmuş bir söz vardır , “İnsanı yücelt ki devlet yücelsin.” (Şeyh Edebali) Öyle düşünmeye başladım ki bu bakış açısını sizin CEO ya da patron vizyonu olarak bahsettiğiniz kavram üzerinden biraz daha küçük kapsamda düşünerek -Çalışanını yücelt ki şirket yücelsin- formuna sokan şirketler bugün hızla büyüyorlar. Sizin mailinizden sonra şunun farkına vardım ki, benim yanlış yaklaştığım nokta; bu kavramı -şirket iş hacminde- aramakmış. Çünkü dediğiniz gibi insana saygı duymayan (saygı duymayan demekten ziyade, çalışanına söz hakkı verip onun düşünce ve isteklerine göre bir yapı geliştiremeyen desem daha yerinde bir kullanım olmuş olacaktır.) şirket ne kadar büyük olursa olsun orada özellikle İK alanında sirkülasyon çok hızlı olacaktır. Ancak küçük olup da bahsettiğimiz yapıyı oluşturan şirketlerde bu sirkülasyon tam tersine dönecektir. (-Ki şimdi bu az çalışanlı şirketlerin böyle bir listeye nasıl girebildiğini daha iyi anlıyorum bkz: http://cenews.com/article/9354/2013-best-firms-to-work-for )

Sizlerin tecrübesini dinleyerek yolumu ve yönümü daha iyi seçmeye çalışacağım. Yalnız kafamda başka bir soru daha var; dediğiniz gibi -doğru- olanı bulmak için mümkün olduğu kadar araştırma yapıp denemekten başka bir çarem yok. Ancak şöyle bir korkum var; en iyiyi bulmak uğruna gerçekleştirdiğim bu denemelerimin sayısının artması ve dışarıdan -göçebe bir mühendis / göçebe bir çalışan- olarak gözükmek. Evet, kariyerimin daha çok başlarındayım ama ileride özgeçmişimi inceleyen bir yetkilinin bu kişi falanca şirket değiştirmiş diyebilecek olması beni biraz tedirginleştiriyor. Sizce bu düşüncem doğru bir düşünce mi? Yoksa sonucu ne olursa olsun mutlu olacağım yeri / dream job tabir edilen işimi buluncaya kadar aramaya devam etmeli miyim? (Bu arada şunu belirtmek istiyorum, şimdiki çalıştığım iş arkadaşlarımdan ve onlarla olan diyaloğumdan çok çok memnunum. Aradığım şeyi bulamamama neden olan şey tamamen şirketin insanına verdiği(vermediği) söz hakkından kaynaklanıyor. Yani mutlu muyum değil miyim diye neden kimse bana sormuyor dediğimde, “sen mühendissin, İK değil” cevabını duymak beni çok rahatsız ediyor, bu da içinde bulunduğum ekipten ne kadar memnun olsam da asıl arkada aramaya devam etmekte olduğum şeyi takip etmem için beni devam ettiriyor.)

Biraz uzun ve karışık bir mail oldu ancak müsait olduğunuzda cevaplarsanız çok sevinirim.
Saygılarımla,

Ve benim cevabım:

Merhaba XXX Bey,
Biraz geç dönüş yaptığım için kusura bakmayın. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, çok güzel bir yazışma oluyor. Kurumsallık ve çalışan motivasyonu hakkında nokta atışı tespitleriniz var. İnsana saygı gerçekten başarının en büyük anahtarlarından bir tanesi. İçi wa Zen, Zen wa içi (Bir bütündür, bütün birdir) felsefesinin de altında yatan buna benzer bir düşünce. Bir şirketi bütün olarak düşünürsek, onu oluşturan parçalarda sistemler ve insanlardır. Sistemleri de insanların yaptığını düşünürsek şirketlerin en küçük parçacığı yani atomları insanlardır. Şirketler bu atomları kararlı hale getirmek için ne kadar çabalar, motivasyonlarını ve ekip ruhunu ne kadar iyi aşılarsa, şirket o kadar başarılı olur.

Şirketler çalışanı dinleme konusunda gelişme evresi geçiriyor çoğu zaman. Bu evrimin başlaması için, öncelikle şirketin başındaki kişinin bunu başlatması gerekiyor. Çünkü bu tek bir kişi ya da departmanın yapacağı iş değil, bir şirket kültürüdür. Ve Şirket kültürleri departman ayırt etmeksizin uygulanır. Bu bazen sancılı olur bazen de başarısız olur. Her ne olursa olsun, çalışanın kendini değerli hissetmesi faydayı maksimize etmek için en kolay yoldur.

Motivasyon ve Efor adlı iki değişkenimiz, Ali ve Veli diye de 2 çalışanımız olsun. Değişkenlerimizi 1 ile 10 arasında puanlandıralım. Sonuç olarak ” Motivasyon X Efor ” denklemini kullanarak “Kaliteli İş”e ulaşmaya çalışalım. Ali 8 motivasyon ile 2 saat çalışıyorken, Veli 2 motivasyon ile 5 saat çalışıyor. Ali = 8 x 2 = 16 puanlık bir iş ortaya çıkarmışken, Veli 2 x 5 = 10 puanlık bir iş çıkarıyor. Ali daha az çalışmasına rağmen, yüksek motivasyonu ile çok daha başarılı işler ortaya koyuyor.

Kişilerin şirketine olan bağlılığı, motivasyonu ile doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar motivasyon daha değişken olsa da ortalama değeri bağlılık değerine çok yakın çıkar. Çalışanların şirkete olan bağlılığını da ölçmek çok kolaydır. Örneğin, bir çalışma arkadaşına şu soruyu sorabilir ya da kendin cevap verebilirsin. Şirketimiz zor günler geçiriyor. 3 ay boyunca maaşlarımızı ödeyemeyecek fakat sonrasında ödemelerimizi gerçekleştirecek. Bu durumda şirkette kalmaya devam mı edersin yoksa hemen iş aramaya mı başlarsın.

Son olarak, kısa sürelerde iş değiştirmenin etkileri nelerdir. Mezun olduktan sonra hala aynı şirkette çalışan bir kişi olarak doğru cevabı ben veremeyebilirim. Aslında iş değiştirmek için sebebiniz çok açık. En iyiyi bulmak. Ama iş değiştirmeden önce “en iyiyi” gerçekten doğru tanımlamanız gerekiyor. Gittiğiniz yer daha iyi olmasına rağmen hala mükemmeli aramak size zarar verebilir. Bunu değerlendirirken hem teknik hem de davranışsal gözlemlemenizi tavsiye ederim. Sadece mutlu olmak için, mühendislik yeteneklerinizi daha az kullanacağınız bir yere gitmek sizi daha mutsuz yapabilir.
Tekrar görüşmek üzere.
Saygılarımla
Sabri Suyunu

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Endüstri Mühendisliği Nedir?

11 Temmuz 2013 tarihinde bir yazı dizisine başlamıştım. Ördek – Pancu ve Endüstri Mühendisliği – Bölüm 1 Bu yazı dizisinde size ITU EMT konferansında yaptığım sunumdaki Endüstri Mühendisliği’ni anlatacaktım fakat yarım kalmıştı. Şimdi bakıyorum da yazı dizisi yerine bir yazıda bunu halledebiliriz sanırım 🙂
Endüstri Mühendisliği hakkında bir çok tanım var. Benden bir cümle ile anlatmamı isteseniz sanırım şunu tercih ederdim. Gerçek hayat süreçlerinin amaca uygun olarak modellenmesi, bu modellerin çözülmesi ve bunu yaparken kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlayan mühendisliktir.
Aslında Endüstri Mühendisliğinin ne olduğundan daha önemli bir soru var. Bir insan neden Endüstri Mühendisi olmak ister? Bir çocuğa büyüyünce ne olacaksın diye sorulduğunda bugüne kadar hiç bir çocuk Endüstri Mühendisi olacağım dememiştir. Doktor, Pilot, Öğretmen demiştir. Hatta Mühendis demiştir ama Endüstri Mühendisi dememiştir. Aslına bakarsanız, mühendis kelimesi bile Endüstri Mühendisini çağrıştırmamaktadır. Mühendis deyince, Makine, İnşaat, Elektronik hatta Bilgisayar Mühendisliği akla gelmektedir. Peki neden bir insan Endüstri Mühendisi olmak ister? Cevabı çok basit. Endüstri Mühendisinin ne olduğunu anladığı zaman 🙂

Şu anda Türkiye’de çeşitli üniversitelerde okuyan yüzlerce Endüstri Mühendisi var. Yüz yıllardır bitmeyen Endüstri Mühendisliği geyikleri ile karşı karşıya okullarına devam etmeye çalışmaktadır bu genç beyinler. Artık yeter dedirten klişeler vardır.

  • Her işi bilen ama hiçbir işi tam yapamayan mühendisler
  • Ne iş olsa yaparım diyen mühendis
  • Karma mühendislik
  • En yatış mühendislik
bitmediniz


Tabi birde Endüstri Mühendisliğini hiç bilmeyen ya da yanlış bilen kişilerin sıkça sorduğu sorular vardır.

  • Eee siz şimdi mezun olunca ne iş yapacaksınız?
  • Sizde tarım dersi var mı?
  • Tasarım dersi haftada kaç saat (Endüstriyel Tasarım)
  • Sizin bölüm 2 senelik mi? (Endüstriyel Tasarım)

Her işi bilen ama hiç bir işi tam yapamayan mühendisler. Bu tanım biraz kırıcı da olsa ilk kısmı doğrudur. Bilgisayardan, Elektronikten, Makineden hatta Çevre Mühendisliğinden ders alırlar. Berlin Üniversitesi’nde yayınlanan bir tanıtım metaryelinde Endüstri Mühendisliği Ördek olarak anlatılmıştır. Sonuçta Ördek hem karada gider, hem suda yüzer hem de havada uçar. Ama bir kartal kadar iyi uçamaz, bir köpek balığı kadar iyi yüzemez ya da bir çita kadar hızlı koşamaz. Yani Berlin Üniversitesi de yukarıdaki tanımı kabul etmektedir 🙂

ordek_em

cif_aspirin

Ama bunların hepsi safsata. Laf salatasından başka bir şey değil. EM, hakkında bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunan bölüm ve meslektir. Ve unutulmamalıdır ki, Endüstri Mühendisi olanlardan çok, olmayanların hakkında konuştuğu meslektir aynı zamanda 🙂 Yazının en başında bir tanım yapmıştım. Şimdi daha güzel bir tanım buldum. Her yiğidin farklı bir yoğurt yiyişi vardır, Endüstri Mühendisinin amacı bunu standartlaştırmaktır. Aslında Endüstri Mühendisliği bir meslek değil, bir bakış açısı, bir yaşam tarzıdır.
Endüstri Mühendisliği, Aspirin gibidir. Ne zaman hasta olsanız içebilirsiniz. Ya da Cif gibidir. İster banyoda ister mutfakta lekeleri çıkartmak için her zemine uygulayabilirsiniz.

macgyver

Şimdi size dünyadaki ilk Endüstri Mühendislerinden birinden bahsedeceğim. 1986 öncesi doğanların çoğu kendisini tanıyordur. Fakat tanımıyorsanız google size yardımcı olacaktır. Adı Mac Gyver. 1985 ile 1992 yılları arasında TRT’de görev almıştır. Kısıtlı kaynaklar ile en iyiyi bulma konusunda bir dahidir. Bu MAC denen zeki, yakışıklı, yetenekli ve karizmatik kişin eline silah almamakta ve bir adet saç tokası, bir metre paket bandı ve bir deterjan kutusuyla bomba yapabilmektedir. Gerçek bir Endüstri Mühendisi de kısıtlı kaynaklarını en iyi şekilde kullanmalı ve en verimli ve en etkin sistemleri kurmalıdır.

pancu

Ve işte yazımızın belki de yıldızı olan, Türkiye’nin en önemli Endüstri Mühendislerine örnek teşkil edecek kişisine geldi. Daniel Gabriel Pancu. Evet, şaşırdınız biliyorum. Bir futbolcu nasıl Endüstri Mühendisi olabilir? 17 Ağustos 1977’de doğan Pancu futbola kaleci olarak başlamıştır. Fakat sonrasında kariyerine orta saha ve forvet oyuncusu olarak devam etmiştir. 17 Nisan 2005’te Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanan ve 3-4 Beşiktaşı’ın kazandığı o efsane maçta Pancu hem forvet, hem orta saha hem defans hem de kaleci oynayarak gerçek bir Endüstri Mühendisi olduğunu göstermiştir. (Ama tabiki bir Alex değil :))

Gördüğünüz gibi hayatımızın her alanında bir Endüstri Mühendisi bulunmaktadır. Aslında insanın olduğu her yerde her zaman verimlilik artışına ihtiyaç olacaktır. Bu sebeple sonu olmayan bir mühendisliktir. Gelin biraz da teknik olarak EM’nin ne iş yaptığına yakından bakalım.

3M: İnsan, malzeme ve makineden oluşan bütünleşik sistemlerin kuruluş ve devamlılığının yönetimi ile ilgilenir.
Köprü: Yapılacak iş ile mühendislik bilgileri arasında bir köprü oluşturur, dekoderlik yapar
Verimlilik: Temel amacı, Etkinliği ve Verimliliği arttırmaktır.
Analitik: Endüstri mühendisliği parçayı değil bütünü göz önüne alarak çalışır, sistemin bütünüyle ilgilenir.
Sosyal: Her türlü uygulamada insan faktörünü dikkate alır. Bu sebeplerden dolayı temel doğa bilimleriyle olan ilişkisinin yanında sosyal bilimlerle de iç içedir.
Kolay, Hızlı, Ucuz: Endüstri Mühendisleri bir işin en kolay, en ucuz, en hızlı yolunu bulur ve bunu yapmaktan haz alırlar.

sektorler

Peki Endüstri Mühendisleri hangi sektörlerde çalışabilirler? Üretimden sağlığa, enerjiden gıdaya, bir çok sektörde çalışabilirler. Aslında sektör bağımsız bir mühendislikten bahsediyoruz. İşte size bir kaç sektör:

meslekler

Peki ne iş yaparlar? İş bulma korkusu yaşamayan mühendislerden bir tanesi EM. Ben bir EM olarak şu ana kadar aynı şirkette 11 farklı pozisyonda çalıştım. Sizler kalite kontrolden stratejik planlamaya, iş geliştirmeden, yazılım uzmanlığına, pazar araştırmasından lojistik planlamaya kadar bir çok işte çalışabilirsiniz.

ornek_meslekler

Bir kaç Endüstri Mühendisi ve çalıştığı pozisyonlar ve şirketleri aşağıda yazdım.

Evet. Dilim döndüğünce size Endüstri Mühendisliğini anlatmaya çalıştım. Umarım faydalı bir yazı olmuştur. Bir sorunuz olursa çekinmeden İletişim bölümünü kullanarak bana ulaşabilirsiniz.

Not: Bu yazı yazılırken, başta Vikipedia olmak üzere, ekşisözlük ve youtube’dan faydalanılmıştır.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Üniversiteler ve Konferanslar – ODTÜ

Bu sene benim açımdan hem kariyer olarak hem de çevre edinme olarak çok verimli geçti. Bir çok projede başarılı sonuçlar elde ettik ve şirketimize milyon dolarlar kazandırdık 🙂 Aynı zamanda katıldığımız konferanslarda bir çok profesyonel ile tanışma fırsatımız oldu. Onların yaptıklarını başardıklarını öğrendikçe daha çok çalıştım ve daha çok başardım.
Bunun dışında bu sene çok güzel olaylar oldu. Üniversitelerle İş Birliği Projeleri (Back to School) – LC Waikiki yazısında bahsettiğim üzere üniversitelerle bir proje etkinliğimiz oldu. Bir sene boyunca çeşitli üniversitelerin Endüstri Mühendisliği bölümleri ile projeler yaptık. 5 üniversitede 40’nın üzerinde öğrenci ile tanıştık ve güzel başarılara imza attık. Back To School ismi ile başlayan programımızın ismi ProFashional Industry olarak değişti ve harika bir final sunumu ile tamamlandı. Bununla ilgili önümüzdeki günlerde de bir yazı yazmayı planlıyorum.
Bu yazımda, bu sene yaptığımız üniversite ziyaretlerimiz ve bu ziyaretlerimizde yaşadıklarımızdan bahsetmek istiyorum. Daha önce üç yazımda (Sektörde Matematik 1, Sektörde Matematik 2 ve ITU EMT) daha önce yaptığım konuşmalara yer vermiştim. Bu yazımda size nerelere gittik neler yaptık onlardan bahsedeceğim.

ODTÜ – Seminer – LC Waikiki ve Endüstri Mühendisliği Uygulamaları
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi – Konferans – Sektörde İş Geliştirme
İzmir Ekonomi Üniversitesi – Seminer – LC Waikiki ve Endüstri Mühendisliği Uygulamaları
Fatih Üniversitesi – Konferans – Tekstil Perakendesinde Endüstri Mühendisliği uygulamaları

ODTÜ
İtiraf etmek gerekirse ODTU benim hayalimdeki 2 üniversiteden bir tanesiydi. Ulaşılması imkansız olan ve sadece dahilerin gidebildiği bir üniversite olarak düşünürüm ODTÜ’yü. Bu tabi her bölümü için geçerli değil. Sadece Endüstri Mühendisliği için. Bu kanıya nereden mi vardım. TecrübEM adlı kitabı okuyunca çok etkilenmiştim. Sanırım oradan. (Tecrübem 1, Tecrübem 2)
LC Waikiki olarak üniversitelerle yapacağımız projeler kapsamında ODTÜ’yü ziyarete gitmiştik. Çok değerli iki hocamız Özgen Hanım ve Sakine Hanım bizi karşılamışlardı. Projelerimizi anlattık ve hangi projeyi bu sene birlikte yapacağımıza karar verdik. Ardından Özgen Hocamızın bize bir önerisi oldu. Bu dönem Seminer dersinde LC Waikiki’den konuşmacı olarak katılıp katılamayacağımızı sordu. Çok heyecanlanmıştım. Hayalimdeki üniversitede Seminer dersinde konuşmacı olacaktım.
Ardından tarih konusunda anlatık ve oradan ayrıldık. Kasım 2013’te Seminer için LC Waikiki’den 4 arkadaş ODTÜ’de Seminer vermek için yola çıktık. Şehir dışına sevdiğin arkadaşlarınla yolculuk yapmanın keyfi gerçekten farklı oluyor. İşte süper adamlar:

odtu_lcw_ekip

Sonuçta ODTÜ’ye gidiyorduk. ODTÜ gibi bir üniversitede basit şeyler anlatamazdık. Anlatacaklarımız hem LC Waikiki’yi doğru ifade etmeliydi hem de dinleyenleri bilgiye doyurmalıydı. Hem de sadece 40 dakikada olmalıydı. Sonuç olarak aşağıdaki sunum planını çıkardık.

odtu_lcw_konu

Ben her zamanki gibi basit kısmı anlattım. LC Waikiki’nin kim olduğunu, hikayesini, bugüne nasıl geldiğini, rakamları, gelecekteki hedeflerini, başarılarını, Tedarik Zinciri’ni, İş Analitiği’ni ve yaptığımız işlerden kısaca bahsettim. Ardından Besim Mağazalar Arası Transfer’de yazdığımız matematiksel modeli anlattı. Optimizasyondaki başarı hikayemizi ve bu yolculuktaki zorluklardan bahsetti. Son olarak Gürer, Rota Optimizasyonunu Tabu Search Algoritması ile nasıl çözdüğümüzü ve bu konu hakkındaki bilgimizden bahsetti. Hem Matematiksel Modellemeyi hem de Meta-Sezgiselleri anlatmıştık. Herkes çok etkilenmişti (ya da bize öyle geldi)

odtu_lcw_sunum

Buradan Özgen Hocama seminer için bize imkan tanıdığı için çok teşekkür etmek istiyorum. Farkında değil ama sayesinde bir hayalim gerçekleşti 🙂 Bir sonraki üniversite yazısında görüşmek üzere.