tarihinde yayınlandı 1 Yorum

LC Waikiki’ye Veda Ederken

Merhaba;

İçinizdeki ışığın evreni aydınlatmasının, varlığınızla gurur duyulup yokluğunuzun aranmasının ve baki kalan şu kubbede hoş bir seda bırakmanın tek bir şartı var:

“İnsan sevdiği işi yapmalı her ne olursa olsun.”

Veda etmeden önce, beni tanımayanlar için kendimi tanıtmak isterim. Daha tanışmadan vedalaştı demeyin arkamdan.

Google arama motoruna Sabri yazdığınızda aşağıdaki sonuçlar çıkar. İnternet üzerinde Sabri isminin verdiği zorluğa rağmen, ismimi her zaman çok sevmişimdir.

Sabri Kimdir

Ben Sabri Suyunu. 1984 yılında İstanbul’da doğdum. 2007 Yılı Kasım ayından beri LC Waikiki’de çalışıyorum. Sabah 06:30’da evden çıktığım ve 19:30’da eve gittiğim düşünüldüğünde, 24 saatimin 13 saatini bu ailede geçiriyorum. Yani %54. Ailemden, dostlarımdan, arkadaşlarımdan daha çok vakit ayırıyorum bu müesseseye. Yani hem ailem, hem dostum hem de en iyi arkadaşım oluyor LC Waikiki.

Ben LC Waikiki’de doğdum. Üniversiteden mezun olur olmaz LC Waikiki’de işe başladım. Bu süre zarfında, evlendim, askere gittim, araba aldım ve Allah’ın en büyük hediyesi olan bir çocuk sahibi oldum. Bunların hepsi olurken benim ailemin yanında LC Waikiki vardı. Başka şirkette ne oluyor bilmiyordum. Bilmeme de gerek yoktu. Mutluydum. Ama

Bugün ailemden ayrılıyorum.

Tamam her şey toz pembe değildi. Sıkıntılar yaşadım. Ama bağlılığımı kaybetmedim hiçbir zaman. Bağlılığım düştü ama toz kondurmadım LC Waikiki’ye. Herkese şirketimi anlatıyordum. Yaptığımız işleri, çalışma ortamını, değerlerimizi anlatıyordum. Vizyonumuzdan bahsediyordum. Şirkette işler iyi gitmese de anlatmaya devam ediyordum. 8 sene içerisinde 10’dan fazla pozisyon değiştirdim. 10’dan fazla yöneticiye de direkt bağlı olarak çalıştım. Bu süreç beni çok yordu ama çok da şey öğretti. Kimlerle çalışmadım ki, Osman Şentürk, Serkan Ulukaya, Cemil Yıldız, Erdem Çalışkan, Mesut Akyıldız, Hakan Uğur, vs. Sonra ben yönetici oldum. Uzman Yardımcısı olarak başladığım serüvende Müdür olarak görev aldım 2012 yılında. LC Waikiki’nin en genç müdürlerinden biri oldum. Benimle beraber 4 kişilik bir ekibim vardı 10 kişi olduk. Yeni bir mezun olarak girdiğim bu şirkette bir çok şey öğrenmiştim. Serkan Bey’den aldığım bayrağı daha ileriye taşımak için çalışmaya başladım.

Bayrağı biraz daha ileri taşımak için kolları sıvadım. Serkan Bey’i teknik olarak geçmemin imkanı yoktu. Elimden geleni yapacaktım. Ekibimle Otomatik Sevkiyat Sistemlerinde harika işler çıkaracaktık.  Yurtdışı açılımında en önde olacaktık. Farklı departmanlarla ortak bir çok başarılı proje yapacaktık. Departmanın rotasını optimizasyona çevirecektik. Tekstil perakendesinde bir ilk olan ve IBM’in iki organizasyonunda ve bir çok üniversitede başarısı hikayesi olarak anlatılan “Mağazalar Arası Transferin Optimizasyon ile Çözülmesi” projesini devreye alacaktık.

Bunların dışında, farklı yetkinlikler kullanmanın zamanı gelmişti. Bu veda yazısında teknik başarıları anlatmayacağım. Anlatsam zaten sayfalara sığmayacaktır. Bu sebeple geçmişe dönüp yaptığımız garip işlere bir bakalım. Evet, Bir yönetici olarak, bazı şeyleri olması gerektiğinden farklı yaptığım doğrudur. Bir duyuru maili, bir organizasyon, bir iş arama süreci, hep olması gerektiğinden farklı ilerledi benim yöneticiliğimde. İlk olarak Duyuru Maillerinden başlayalım. Daha önce yazdığım bir mail örneği bulunmaktaydı. Aşağıda da farklı duyuru maili örnekleri bulunmaktadır.

Merhaba;

Aşağıda bir şairin Allocation hakkında yazdığı şiir bulunmaktadır. Bu şiiri okuyup aşağıdaki soruyu tarafıma cevaplamanız istenmektedir. İlginiz için şimdiden teşekkür ederiz.

Şiir
Bir allocator yoktur ki açmamış olsun ekran-ı rezerve
Girer gece gündüz rezerve bakarak sadece geçmişe
Bulmuş “şu kadar haftaya tamamla” diye bir parametre
Doldurur tüm mağazaları elinden geldiğince

Şiirin çözümlemesi
Şair, yukarıdaki dizelerde bir allocatorun rezerve girerken yaptıklarını anlatmaya çalışmıştır. Allocatorların gece gündüz çalıştığını vurgulayan şair, rezervelerin sadece geçmişe bakılarak girdiğini iddaa etmiştir. Rezervelerin şu kadar haftaya tamamla diye bir parametre ile girildiğini ve mağazaların doldurulmaya çalışıldığından dem vurmuştur.

Soru:
Bir Allocator neden rezerve girerken “… haftaya tamamla” mantığına göre rezerve girmektedir? Bu bir ezber midir yoksa arkasında bir mantık var mıdır? Tam olarak bu şekilde rezerve girerken ne yapılmak istenmektedir? Detaylı olarak cevaplarınızı bekliyoruz.

Dikkat
Cevap veren kişiler arasında yapılacak çekilişte sürpriz bir hediye verilecektir. Cevabın doğruluğu bizim için önemli değildir. Cevpalar 3. Şahıslarla paylaşılırken isminiz gizli tutulacaktır.

Aaa rezil olurum yanlışsa” “Yazıyozda noluyo” “Çok biliyorsan kendin cevapla
Bugüne kadar söz verdiği çikolataları alsın önce” gibi düşünceleri aklınızdan çıkarın.
Aaa rezil olurum yanlışsa” –> Rezil olmayacaksınız, yanlış da olsa isminiz bizde gizli kalacaktır.
Yazıyozda noluyo” –> Yazıyosunuz ve biz sizin yazdığınız her şeyi değerlendiriyoruz. Şirkete katkınız oluyor
Çok biliyorsan kendin cevapla” –> Çok bilmiyorum. Öğrenmek için soruyorum. (Şaka şaka biliyorum ki cevabı ben)
Bugüne kadar söz verdiği çikolataları alsın önce” –> Bugüne kadar söz verip de almadığım çikolata mı varmış? (Evet var, borcum neyse öderim (ÖDEMEDİ))

Eğer bu maili, klasik cümlelerle yazsaydık, 40’a yakın kaliteli cevap alamazdık. Allocatorların içindeki şair ruhu ortaya çıkaramazdık. Bu cevaplardan bir kitapçık çıkarıp allocatorlara yollayamazdık.

Bu da bir diğer duyuru maili:

Merhaba Sevgili Şiir Severler;

Yo! Birazdan okuyacağınız şiirdeki gizli mesajımızda, sorularınıza dönüş için maksimum süre hedefimizi açıklamaktayız.
Analitik Sanat Ekibi

Dönüjem Ben Sana
Hey sen alokeytır!
Email at hadi yardır.
Doluluğun düşer rezerven onaylanmazsa,
En güzeli sen buyer grup kaydır!

Fena olmaz aslında onay doğru çalışsa…
Belki bi bildiği vardır, sistem ne de olsa (!)
Eğer olay hala çok karışıksa,
Şüphe etme sor bize elbet cevabı vardır!

Sorular sorular sorular…
Analitikçiler sırayla cevaplar.
Analiz edecek dönecek elbet sana,
Termini gör mısraların başında!

Artık mail ya da forumdan sorduğunuz sorulara cevabımızı hedef saatler içinde vereceğiz. So Check it out man!

Not: Şair, söz yazarı, bestekar Melih Çelik’e teşekkürlerimi sunarım 🙂

Beş saat kuralında o kadar başarılı olamadık belki ama yine de etkiliydi bence 🙂

Departman olarak, hep organizasyonların peşindeydik. Guitar Hero partylerinden Kelle Paçacılara kadar bir çok yere gitmiştik. Fakat, iş senelik departman bütçesini yemeye gelince asıl organizasyon orada ortaya çıktı. GOYDOY. Goy goy ve Doymak kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkan GoyDoy, her sene 1 tane düzenlenen bir organizasyona dönüştü. Temelde, belirlenen bir muhitteki en lezzetli yemekleri ufak porsiyonlar şeklinde yemeye odaklanan aynı zamanda muhabbetin de dibine vuran bir organizasyondu. Birincisi 2013 yılında Sirkeci-Eminönünü-Beyazıt’ta, İkincisi ise 2014 yılında Beyoğlu-Taksim’de düzenlendi. www.goydoy.com adresinden aktivitelerimizi takip edebilirsiniz. Ya da google’a “eminiönde ne yenir” yazsanız hemen çıkar zaten 🙂

Biz hem goy goy yapan hem de en güzel yemekleri keşfetmek için sokak sokak dolaşan bir grubuz. Geziyoruz, yiyiyoruz, goy goyun dibine vuruyoruz.

GoyDoy 19 Nisan 2014 tarihinde ilk turu ile başlayacak. Amacımız önce İstanbul, sonra Türkiye ve en sonunda Dünya’daki lezzetleri keşfetmek.

Yediğimiz içtiğimiz bizim olacak ama yine de fikir sahibi olmanız için buradan hem gittiğimiz yerleri hem yediklerimizi hem de içtiklerimizi buradan yazacağız.

GoyDoy.com’dan bir yazı:

Türk Kahvesi – Şark Kahvesi – Beyazıt Kapalı Çarşı

Nuruosmaniye , Mercan ve Beyazıt arasında yer alan Kapalıçarşı 64 cadde ve sokağı , iki bedesteni , 16 hanı , 22 kapısı ve yaklaşık 3.600 dükkanı ile dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkezlerinden biridir. 45.000 metrekare kapalı alana sahip olup, içinde yaklaşık 20.000 kişi çalışmakta ve mevsimine göre günde 300 ile 500 Bin arasında ziyaretçi almaktadır.

Efsaneye göre, İstanbul’un altı birbirine bağlı dehlizlerle kaplıymış. Hatta bu dehlizlere Yerebatan Sarayı’nın gizli bir yerinden de giriliyormuş ve tünel, denizin dibinden devam edip taaa Kınalıada’ya kadar gidiyormuş.

Tüneller Kapalıçarşı’nın altından da geçiyormuş tabii. Hatta şu an, Çarşı’nın gizli tutulan bir yerinden girilebiliyormuş bu tünellere… Buralarda yemek takımı üzerine çalışan gümüş kaplama atölyeleri varmış. Yerin dibindeki yere ruhsat verir mi belediye? Hepsi kaçakmış bunların… Çalışanlara da işe başladıkları gün, dehlizlerden kimseye bahsetmeyeceğine dair Kur’an’a el bastırılıp, yemin ettiriliyormuş.

kapali carsi

Tüneller çarşının altından başka yerlere doğru da gidiyormuş ama buraları kullanmak kesinkes yasakmış. Bir keresinde hazine meraklarından, üç-dört işçi çocuk ilerilere gitmeyi denemiş.

Dehlizler labirent gibiymiş. Çocuklardan sadece biri geri dönmeyi başarmış, diğerleri yollarını bulamayıp tünellerde kaybolmuş. Dönen çocuk da (Allah muhafaza) aklını oynatmış. Çünkü ileriki kısımlar, iskeletlerle, insan boyunda böceklerle, farelerle filan doluymuş. Bu çocuk bir daha hiç “yeryüzüne” çıkmamış. Bütün gün dehlizlerdeki atölyelerde filan dolaşıyormuş, kim ne verirse onu yiyip, gece de artık nerede sızarsa orada uyuyormuş. Arada da yine tünellerin ilerilerine gidip birkaç gün kayboluyomuş ortalıktan. Döndükten sonra hiç birşey yiyip içmeden gözlerini öyle bir noktaya dikip, bakıp duruyormuş günlerce.

GoyDoy ekibi olarak bu dehlizleri araştırmak ve gizli hazineleri bulmak için Kapalı Çarşı’ya gittik. Saatlerce aramamıza rağmen gizli girişi bulamadığımız için pek ilerleme kaydedemedik. Sonuç olarak o kadar çok yorulmuştuk ki – aslında programımızda olmamasına rağmen – bir soluklanmak adına Kapalı Çarşının merkezinde bulunan tarihi Şark Kahvesi’nde bulduk kendimizi. Buraya Kapalı Çarşı esnafı olan astronottoman’ın tavsiyesi üzerine gittik. Kalabalık olmamıza rağmen yer bulabildik. Türk Kahvelerimizi sipariş ettik. Yanında lokumu ile birlikte servis edilen kahvelerimizin siz diyin kırk ben diyim yüz kırk yıl hatırı vardı. Kahvenin yanında edilen dost sohbeti ile sade kahveler bile tatlanmıştı muhterem okuyucular.

sark_kahvesi

Siz siz olun yolunuz Kapalı Çarşı’ya düşerse Şark Kahvesi’nde bir Türk Kahvesi için. Söylentilere göre dehlizlerden dönen çocuk ayda bir defa bu kahveye gelirmiş. Sadece bir Türk Kahvesi söyler, soğuyana kadar gözünü ayırmadan kahveye bakar, sonra tek dikişte içip hesap ödemeden gidermiş ve bir anda gözden kaybolurmuş. Belki bir gün siz de bu genci görebilirsiniz.

Adres: Yaglikcilar Cad. 134 Isbank yani Kapalicarsi / iSTANBUL

Telefon: +90 212 512 11 44

Web: http://www.sarkkahvesi.com/

Departmanda 1.5 senemi tamamlamıştım. Kadromu genişletmek istediğim için, şirket içine ilan açmayı planlıyordum. Daha önce şirket içine açtığım ilanlardan dolayı ağzım yanmıştı ve yoğurdu üfleyerek yiyordum. Dışarıdan çok sevimli bir departmandık, çok güzel işler yapıyorduk, sevenimiz çoktu ama ne zaman şirket içine bir ilan açsak, 5’ten fazla başvuru olmuyordu. Evet yanlış duymadınız. 5. Bu sebeple, bu sayıyı arttırmak için internette araştırma yaptım. Şirket içi pozisyon ilanlarının çok klasik olduğuna karar verdim. Sonuç olarak, farklı ve ilgi çekici bir ilan yayınlamaya karar verdim. İnsan Kaynakları bunu kabul etmedi. Ben de onlara ilanı yayınlamalarını söyledim. İlan yayınlandıktan sonra, gelen ilan mailini forwardlayarak aşağıdaki çalışmayı yolladım herkese:

İş Analitiği ve İş Geliştirme Uzman Yardımcısı ilanımız şirket içinde yayınlandı. İlanımıza başvurmadan önce bu departmanda çalışmak için uygun olup olmadığınızı test edebilirsiniz. (Büyütmek için üstüne tıklayınız)

uygunluk testi

Buna rağmen başvuru sayısı 5’i geçti mi? Tabiki hayır 🙂

Şirket içinde gerekli talebi bulamayınca, yeni bir proje tetiklendi. Bugünkü adı ProFashionals olan fakat bizim deyimimizle “Back to School” (Aman ne yaratıcı bir isim 🙂 ) olan proje. Üniversitelerin Endüstri Mühendisliği bilim dallarının lisans bitirme projelerine destek olma kararı aldık. Şirketimizin de desteği ile 6 üniversite ile görüştük ve aynı sene bir çoğu ile proje yaptık. Sene sonunda çok güzel bir organizasyonla da noktayı koyduk.  Burada bu organizasyon hakkında detaylara bakabilirsiniz.

Son olarak, Departmanımızın tek sayılık dergisinden bahsetmek istiyorum. Sadece 1 sayı çıktı ama dolu doluydu. Bu dergi ile kendimizi anlatmak istedik. Ne iş yaptığımızı, neylerle uğraştığımızı kendi tarzımızla anlatmak istedik. Aslında sosyal insanlar olduğumuzu göstermek istedik. Aşağıda bu dergimizin giriş kapağı bulunmaktadır.

dergi

Evet bunlar yaptıklarımızdan birkaç örnek. Bir de yapmak isteyip de yapamadıklarımız var. Neler mi?

  1. “Bir toplantıda yapmak isteyip de yapamadıklarınız” konulu video
  2. İş Analitiği departmanı oyuncuları ile LC Waikiki reklam çekimi
  3. İş Analitiği ve İş Geliştirme Departmanı için MANGA
  4. Piknik (Pardon sonunda yaptık di mi onu 🙂 )
  5. Edirne’ye ciğer yemeye gitme
  6. Kağıt bardaklardan Speed Stacks yarışması (Bu hep aklımdaydı ama kimsenin haberi yoktur)
  7. Ekip olarak şirkette Counter Strike oynamak (Son 1 haftadır internet cafede oynarak kısmen yaptık bunu da)
  8. Lasertag, paintball, go kart (Departmanın hepsi gelsin diye beklersen olmuyormuş bu işler 🙂 )

Eveeeet. Bu uzun yazıyı da bitirmenin zamanı geldi. Bugün bu güzel şirketten ayrılıyorum. Bazen aklıma gelirdi. Acaba ben LC waikiki’den ayrılabilir miyim diye. Bağlılığım o kadar yüksekti ki, hayal etmekte zorlanırdım. Çevremdeki insanlar benim LC Waikiki’den hiçbir zaman ayrılamayacağımı söylerdi. Ama işte ben de gidiyorum.

Ben şirketimi seviyorum. Seviyorum, çünkü görüşüm, dinim, ırkım ne olursa olsun bana saygı duyuluyor. Seviyorum, çünkü bana bugüne kadar bir çok şey öğretti ve öğretmeye devam ediyor. Seviyorum, çünkü evime ekmek götürmeme aracı oluyor. Seviyorum, çünkü bir amaç uğruna çalışıyorum. Bugün ben kızgın ya da dargın ayrılmıyorum. Bugün ben üzgün ayrılıyorum. İnsan sevdiğinden hiç mutlu şekilde ayrılır mı?

Başta Sn. Mustafa Küçük olmak üzere, bugüne kadar bana emeği geçen tüm yöneticilerime; Birlikte çalıştığım tüm birimlerin yöneticilerine ve ekiplerine teşekkür ederim.

Bir yönetici, başarılı olmak için bir çok özelliğe ihtiyaç vardır. Objektif olmak, analitik düşünme, ifade yeteneği, ikna yeteneği, vs. Fakat, bu yetkinliklerden çok daha önemli olan bir şey varsa o da iyi bir ekibe sahip olmaktır.

LC Waikiki’de sahip olduğum en değerli şeylerden biri olan, beni ben yapan, beni başarılara sürükleyen, çalıştığım süre boyunca her zaman beni destekleyen, sevgili ekibim İş Analitiği ve İş Geliştirme Ekibine çok teşekkür etmek istiyorum. İyi ki varsınız, iyi ki benim ekibimsiniz.

Buradan tüm çalışma arkadaşlarıma ayrı ayrı ismen teşekkür etmek isterdim. Yazmaya başladım. Fakat o kadar uzun bir liste oldu ki, tamamlayamadım. Korktum birilerini atlarım diye. O yüzden siz özel insanlar, kusuruma bakmayın.

Sevgili LC Waikiki! Bugüne kadar bana kattığın her şey için teşekkür ederim. Benim ailem oldun. Kardeşim oldun. Arkadaşım oldun. En iyi arkadaşım oldun Waikiki. Tekrar Görüşmek Üzere. Allah’a emanet ol.

Sabri Bey ne yapıyorsunuz?
Bunu, bunu alın dışarıya
Alalım. Alalım sizi dışarıya. Sizi dışarı alalım

Beni benimle bırakmak istemeyenler için gelsin:
E-Mail: sabrisuyunu[at]gmail[dot]com
Web Sitesi: http://suyunu.com/
Twitter: https://twitter.com/suyunu
Facebook: https://www.facebook.com/suyunu
Instagram: https://instagram.com/suyunu/
Pinterest: https://www.pinterest.com/suyunu

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

www.Sabri.kim

Bir rastlantı sonucunda kim uzantılı domainlerin satışa açıldığını öğrendim. öğrendiğim anda da sabri.kim adlı domaini arattım ve boş olduğunu gördüm. Anında almaya karar verdim. Ve işte karşınızda yeni domain adresim: www.sabri.kim 🙂 Hayırlı olsun.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

İş Zekası Hakkında Bir Soru

Mail yoluyla bir okuyucumun sorduğu soruya cevap vermesi için mesai arkadaşlarımdan, Kıdemli İş Zekası Uzmanı Can Tüfekci’den yardım istedim. Kendisi beni kırmadı ve okuyucumun sorusunu cevapladı. Can Bey’e cevabı için çok teşekkür ediyorum. Aşağıda soru ve cevabı bulabilirsiniz.

Merhabalar Sabri Bey,
Ben kendimi iş zekası alanında geliştiriyorum. Ve şuana kadarda büyük aşamalar kat ettiğimi düşünüyorum. Şuan için küçük ve orta düzeyde bir şirketin T-SQL,SSIS VE SSRS işlerinin üstesinden gelebilecek bir konumdayım. Fakat bir konuda siz uzmanların yardımına ihtiyacım var. Ben iş zekası ile Microsoft’un erp sistemini harmanlayıp daha büyük işlere atılmak istiyorum. İş zekası uzmanı olmak için önerileriniz nelerdir? Microsoft Dynamic Axapta’nın gelecek vaat eden iş zekası kolu var mı?
Aldığım Eğitimler:(SQL-SERVER VE ORACLE VERİTABANI PROGRAMLAMA-VERİTABANI VERİ YÖNETİCİLİĞİ)
Tarık C.

Merhaba T. Bey,
Dynamic Axapta bir uygulama, iş zekası ise veri operasyonlarının doğru, sürdürülebilir ve en optimum şekilde yönetilmesine destek veren bir süreçtir. ERP yazılımları genel prensip itibariyle kapalı kutulardır. Kendilerine ait blackbox ları vardır. Ve veriler buralarda tutulur. İş zekası operasyonu işte tam bu noktada başlar. Blackboxlardan SSIS paketleri ile verileri alır, uygun veriambarına taşınır. Dolayısıyla Axaptanın iş zekasına uzanan kendi içerisinde bir kolu olacağını pek düşünmüyorum.
Genel olarak bir kaç tavsiyelerde bulunabilirim. Eğer SQL-SSRS ve SSIS konularında kendinizi geliştirdiyseniz, bundan sonraki aşamada
– SSAS( Multi-Dimensional ve Tabular Model)
– MDX , DAX
– Veri ambarı modellemesi konularında uzmanlaşmanızı öneririm.

Bir iş zekası uzmanının yetkinliği, kaç farklı veriambarı projesinde görev aldığı ile net olarak doğru orantılıdır.
Bunun yanısıra eğer sadece Microsoft İş zekası sistemlerinde uzmanlık kazanmak istiyorsanız, sektörde kendinizi farklılaştırmak için bellek içi teknolojilere odaklanmanızı öneririm. Örneğin In-Memory çalışan Tabular Model Sistemler. Akabinde bunların sunum katmanı olan PowerBI sistemlerine odaklanmanız faydalı olabilir.

Eğer vizyonu biraz daha geniş tutarak farklı teknolojiler ile ilgilenmeyi düşünürseniz , Şuan büyük teknoloji devlerinin himayesine girmeyerek Enterprise BI çözümlerinde bu alanda tek olan Microstrategy I öneririm. Adı üstünde Enterprise BI olarak konumlandığı için kendi içerisinde Veri aktarım ve transformasyon katmanları, Küp katmanları, Raporlama ve Dashboard katmanları bulunmaktadır. Geleceğe dönük ciddi yatırımları var.

Umarım faydalı olmuştur. Kariyer ve meslek hayatınızda başarılar.
Can T.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Tekrar yazmaya başlamak

Uzun zamandır yazı yazmak isteyip de fırsat bulamıyordum. Bir karar verdim ve düzenli olarak yazmaya karar verdim. Aşağıda önümüzdeki günlerde yazmayı hedeflediğim yazılar ve içerikleri bulunmaktadır.

Dalgalandım da Duruldum – Kariyer Tavsiyeleri : Bugüne kadar 11 farklı ünvan ile 8 farklı yönetici ile çalışma fırsatım oldu. İyi bir kariyere sahip olmak için, öğrenci iken, mezun olduğunuz da ve hatta bir iş sahibi iken neler yapmalısınızı dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Bu yazıyı yazmayı düşünmemdeki en büyük sebep, Aralık ayı itibariyle bana en çok emeği geçen ve yöneticiliğimi yapmış 2 kişinin çalıştığım şirketten ayrılması oldu.

Sürpriz Evlilik Teklifi : Bundan 6.5 sene önce dünya evine girdiğimiz eşime yaptığım Evlilik teklifini defalarca yazmaya başlayıp yarım bırakmıştım. Yazı dizisi olarak yayınlamayı düşündüğüm bu teklif en çok yazmak istediğim yazılar arasında 🙂

IBM Konferansları : 2014 yılında IBM’in düzenlediği iki organizasyona konuşmacı olarak katıldım. Perakende Günleri ve Business Connect isimli bu organizasyonlarda yaptığım sunum ve gözlemlerimi anlatacağım yazıdır.

Aldığım Eğitimler : “Hakkımda” yazısının içinde belirtip yazmadığım bir yazı daha. Bugüne kadar bir çok eğitim aldım. Bu aldığım eğitimlerin içerikleri ve faydalarından bahsetmeye çalışacağım.

Aldığım Ödüller : İnsan aldığı ödülleri yazar mı hiç? Evet yazar. Şirketim ödüllendirme konusunda gerçekten çok iyi bir şirket olduğu için, bunu herkesin duymasında ne sakınca olabilir ki? Hem maddi hem manevi ödülleri anlatacağım yazıdır.

Seminer ve Konferans Yazıları: Üzerinden çok uzun zaman geçmesine rağmen, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve yakın zamanda Çankaya Üniversitesinde gerçekleşen konferans ve seminerlerde yaşadıklarımızı anlatmaya çalışacağım.

GoyDoy 2 – Taksim, Beyoğlu, İstiklal : Geçtiğimiz ay ikincisini gerçekleştirdiğimiz Lezzet ve Muhabbet Turu GoyDoy’un yazılarını yazmam gerekiyor. İlki kadar iyi tatlara ulaşamasak da hem çok eğlendik hem de çok güzel yedik.

Araç Rotalama Problemi – İkinci Bölüm : Birinci bölümü yayınlanmış yazı dizisinin ikinci yazısıdır. Tabu Search adlı meta sezgisel yöntemle optimum rotaları nasıl elde ettik, ne gibi zorluklarla karşılaştık, neden bu efsane bir iştir.

Merdivenlerdeki Karları Temizlemek : Deneme niteliğinde olacak olan, geçmişim ile bugünüm arasında bağlantılar kuracağım bir yazıdır.

Ekip ve Ekip Yönetimi Hakkında : Çok süper bir ekip yönetiyorum. Gerçekten Türkiye’nin sayılı ekiplerinden biridir benim ekibim. Bu yazımda, ilk yöneticilik tecrübem, Ekiple iletişim kurmakta yaşadığım zorluklar, İletişim kurduğumda yaşadığım zorluklar ve aslında ideal ekip yönetimi hakkında uzun bir yazı olacak.

Sürpriz Organizasyon Şirketim Hakkında : Teknik bir insan olarak, aslında en çok keyif aldığım şeylerden biri insanları normalin dışındaki yöntemlerle mutlu etmek olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar imza attığım farklı sürpriz organizasyonları anlatarak en azından geleceğe yatırım yapmayı düşünüyorum.

tarihinde yayınlandı 1 Yorum

Perakende ve Analitik

Perakende satış, ürünlerin bir işletme aracılığıyla tek tek ya da küçük miktarlarda tüketiciye satılmasına dayanan satış biçimidir. Perakendecilik, üretici ve tüketici arasında malların naklini sağlayan aracılık hizmetleridir. Başka bir deyişle mal ve hizmetlerin, doğrudan doğruya son tüketiciye pazarlanmasıyla ilgili faaliyetler bütünüdür. Çeşitli perakendecilik aktiviteleri bulunmaktadır.

Günümüzde perakendecilik sektörü dünyada oldukça deneyim kazanılmış ve olgunlaşma dönemine girmiş bir sektör olarak tanımlanabilir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yeniden yapılanma sürecine girilmiş ve yeni yönetim modelleri uygulama çalışmaları yapılmıştır. Temelde; ihtiyaç sahibi tüketicilere, üretim veya tedarikçilerden satınalma süreçleri sonucu elde edilen ürünlerin sunulması olarak özetlenebilecek perakendecilik; talepler arttıkça farklı formatlar ve uzmanlık alanlarına ayrılarak faaliyet göstermeye devam etmiştir. Dünyada sektör içinde büyük rekabet yaşanması, şirketlerin fark yaratmak ve tüketicinin tercihini kazanmak için arayışlar içine girmesine yol açmıştır. Teknoloji ve bilgisayar sistemleri yoğun olarak kullanılmaya başlanmış; böylece hem operasyonel işlemler daha hızlı ve düşük maliyetlerle gerçekleştirilmiş, hem de müşteriler veri ambarlarında izlenerek oluşabilecek talep ve ihtiyaçları tahmin edilmeye çalışılmıştır. Gelecekte globalleşen dünya içinde perakendecilerin sundukları ürünler ve fiyatlar arasında büyük farklar olma olasılığı düşük gözükmektedir; mağazaların yerleşimi, verilen hizmet seçenekleri ve doğru zamanda doğru ürünü müşteriye sunma gibi konularda yapılan çalışmalar avantajlı konuma gelmelerini sağlayacaktır. Önümüzdeki yüzyılda özellikle konfeksiyon mağazaları ve çok bölümlü mağazalarda ürün dışında gerçekleştirilen faaliyetler, teknolojinin de etkin kullanımı ile büyük önem kazanacaktır. Türkiye’de perakendeciliğin hemen hemen tüm formları için gelişme potansiyeli olduğu yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmaktadır. Yabancı perakendecilerin de pazara girmesi ile gelişme evresine giren sektörde çeşitli firmalar faaliyet göstermektedir.

Bağımsız mağazalar, Hipermarketler, Outlet mağazalar, Zincir Mağazalar, Cash and Carry, vs. bunlardan bazılarıdır. Aşağıda perakende sektöründe uygulanan analitik çözümleri bulabilirsiniz.

Tedarik Zinciri Optimizasyonu: Doğru ürünü, doğru zamanda,  doğru mağazada ve doğru adette bulundurmak için Stok Yönetiminin doğru yapılması, bunu yaparken fiyatlandırma, promosyon ve indirim yönetimini analitik yöntemlerle yapılarak doğru fiyatı elde ederek satışı ve brüt karı maksimize etmek.

Rota Optimizasyonu: Ürünler merkezden mağazalara sevkiyatı yapılırken kullanılan araçların (kamyon, kamyonet, tır, vs.) doluluklarının maksimize edilmesi ve rota planlamasının yapılması.

Mesai Çizelgeleme: Çalışan memnuniyetinin arttırılması ve çalışan sirkülasyonun azaltılması için Mağazalardaki, marketlerdeki çalışanlarınızın mesai planlarının daha adaletli ve daha doğru yapılmasının sağlanması.

Kasa Kuyruk Simülasyonu: Kasa kuyruklarında bekleyen müşterilerin azaltılması ve doğru sayıda kasa açarak maliyetlerin azaltılması.

Tahmin: Fazla ya da az stok tutmamak için, doğru plan yapmak için, gelecekteki durumları analiz etmek için, en önemli yöntem olan tahminin doğru yapılması.

Network Dizayn: Mağazaların yerlerine göre, Nereye dağıtım merkezinin açılması gerektiğine karar verilmesi

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Teşekkürler Google

5 gün önce blogumda yayınladığım Eminönü ve Sirkeci’de ne yenir? – Goydoy adlı yazı sayesinde arama motorlarında üst sıralarda çıkmaya başladığımı farkettim. Nasıl mı?

Google’a girdim ve sirkecide ne yenir yazdım. Birde ne göreyim? 4. sıradan çıkıyorum. Sonra bir de eminönünde ne yenir yazdım. Aman Allah’ım. İlk sayfada çıkıyorum.

Sonuç olarak. Teşekkürler Google. Websitemi sevdiğin ve beni üst sıralarda çıkardığın için.

tarihinde yayınlandı 4 Yorum

Eminönü ve Sirkeci’de ne yenir? – Goydoy

GoyDoy bir keşif hareketidir. Hem goy goy yapmak hem de en güzel yemekleri keşfetmek için sokak sokak dolaşan bir grubun maceralarının ismi GoyDoy. Geziyorlar, yiyorlar ve muhabbetin dibine vuruyorlar.
Yediğimiz içtiğimiz bizim olacak ama yine de fikir sahibi olmanız için www.goydoy.com adresinden hem gittiğimiz yerleri hem yediklerimizi hem de içtiklerimizi yazacağız” diyor GoyDoy ekibi.

GoyDoy 19 Nisan 2014 tarihinde ilk turunu yaptı. Tarihi yarımadadan öyle bir ekip geçti ki, ne var ne yoksa her şeyi yedi. Öyle bir ekip geçti ki muhabbetleri ile düşman çatlattı. Öyle bir ekip ki, hem doydu, hem de goygoyun dibine vurdu. GoyDoy ilk organizasyonu ile tarihe geçti.

19 Nisan 2014 Cumartesi sabah 11:00’da İstanbul’un çeşitli semtlerinden gelen birbirinden güzide insanların Saray Muhallebicisi’nde buluşması ile başladı program. Trafik yoğunluğu, otopark sırası gibi problemlerin hiç biri neşemizi bozmadı ve harika bir gün geçirdik. Planda olmayan bir mekana da giderek ekstra mutlu olduk. Bütün gün gezmek yetmezmiş gibi, akşam da saatlerce Guitar Hero oynayarak günü noktaladık.

İlk gezinin ayrıntılarını aşağıda bulabilirsiniz. Ayrıntılı incelemeleri okumak için tıklamanız yeterli:)

GoyDoy_19_Nisan_2014

A – Saray Muhallebicisi – Kol Böreği ve Çay
Kahvaltı Türk kültürünün en önemli parçalarından bir tanesi. Özellikle Pazar günleri aile kahvaltıları geleneklerimizin en vazgeçilmez öğelerinden bir tanesidir. Bugün gün boyu yemek yiyeceğimiz için, kahvaltıyı İngilizce’deki anlamından esinlenerek hızlıca yedik 🙂
Durağımız Eminönü’ndeki Saray Muhallebicilik. Amacımız Su Böreği yemekti fakat biz gidene kadar su böreği kalmamıştı. Bu sebeple

B – Hafız Mustafa – Baklava
“İstanbul’da baklava nerede yenir?” diye sorsanız çoğu insanın cevabı “Karaköy Güllüoğlu” olacaktır. Bugün size bu soruyu düşünmeniz için ikinci bir şans vereceğiz.
Hafız Mustafa İstanbul’da 4 tane şubesi olan bir tatlıcıdır. Hafız Mustafa’nın babası olan İsmail Hakkı Zade, Sultan Abdulaziz saltanatı döneminde akide şekeri yaparak tatlıcılığa başlamıştır. Hafız Mustafa babasının dükkanında

C – Dönerci (Gizli) – Yarım Dürüm Döner
Döner, etin en lezzetli hallerinden bir tanesi. İncecik kesilmiş, lavaş ile dans eden, lezzet bombaları. Pişerken damla damla yağını bırakan, hünerli ellerde bir efsaneye dönüşen tarihi yemeğimiz döner.
Döner’in Kırımlılar tarafından kılıçlarına et takıp kızartmalarından esinlenildiğine inanılmaktadır. Şu anki modern halini almadan önce Osmanlı dönemi seyahatnameleri’nde 18. yyda bahsi geçmiştir. Günümüzdeki son hali 19. yy’da, Bursa’daki İskender Efendi’ye dayanmaktadır ve Erzurum’daki Cağ kebap ile aynı kaynaktan geldiği düşünülmektedir. Başka kaynaklarda ise dönerin mucidi

D – Ağa Kapısı – Brownissa
Orda bir köy var uzakta. O köy bizim köyümüz değil. O köy bizim ülkemiz bile değil. Ama var orda bir köy. O köyde çok harika bir içecek var.
Makedonya’nın dağlarında yetişen bir meyveden yapılır bu içecek. Böğürtlen gibidir. Bu meyvemizin ismi brownissa, bundan yapılan içeceğin ismi de Brownissa Şerbeti (Ne değişik). Biraz buruk, biraz ekşi, biraz mayhoş, biraz tatlı bir içecek. Rengi ile size kendini sevdiriyor, tadı ile aşık ediyor, dilinizi mora boyamasıyla sizi terk edip şaklaban gibi ortada bırakıyor. Brownissa deyince aklınıza

E – Virginia Angus – Mini Burger ve Kızarmış Patates
Eskiden Mısır Çarşı’nın kapısının önünde seyyar satıcılar olurdu. Bu satıcılar yere serdikleri örtülerin üzerinde ayakkabı, gömlek ve bilumum çeşitli kıyafetler satarlardı. Bu tezgahların çevresinde her zaman birileri alışveriş yapardı. Siz de kalabalığı görerek yaklaşır ve ürünleri incelerdiniz. Ardından müşterilerden bazıları “Ya bu kadar harika kumaşları bu fiyata mı satıyorsun? Şu 3 taneyi poşetle bakim” derlerdi. Bir anda hızlı bir satış olurdu. Bunu gören diğer müşteriler de alışveriş yaparlardı. Seneler öncesinde “para parayı çeker” “müşteri müşteriyi çeker” gibi algıları çözmüş olan eminönü esnafı, ticaretin kitabını çoktan yazmış ve güzel paralar kazanmıştır. Bugün bir dükkanın önünden geçseniz ve içerde kalabalık varsa merak ediyor siz de içeri girmek istiyorsunuz. Yolda bile bir kaza varsa bakasınız gelmiyor mu?
Virgina Angus’un bizim gittiğimiz şubesi, Mısır Çarşısı Önü esnafları ile aynı semtte bulunuyor. Ufak bir dükkan. İçerde 4-5 dışarda 5-6 masa var. Toplam kapasitesi

F – Hacı Şerif – Dondurmalı İrmik Helvası
Senelerdir Eminönü’nde dolaşırım, sokak sokak gezerim ama size bu yazıda bahsedeceğimiz mekanı keşfim çok geç gerçekleştiğini itiraf etmeliyim. Keşfettim deyince yanlış anlaşılmasın, onu da bir tavsiye üzerine buldum. En favori Gurme (Halk Gurmesi) blogu olan Harbiyiyorum.com sayesinde öğrendim. Salih Seçkin Sevinç tam bizim tarzımızda yemekler yiyor. Çok pahalı olmayan, salaş ama en lezzetli yerlere gidiyor. Nerede ne yenir, ne nerede yenir sorularının cevaplarını çok iyi biliyor.
Günlerden bir gün her sabah yaptığım gibi, harbiyiyorum.com adresine tıklamıştım. Birde ne göreyim. Eminönü’nde Mısır Çarşı’sının biraz ilerisinde, Denizlili bir şekerci, tatlıcı, lokumcu olan Hacı Şerif, irmik helvası ile ün salmış bir yer olduğunu yazıyor. Gitmeliyim, yemeliyim ve anlatmalıyım dedim. Hemen test etmek için

Bonus – Şark Kahvesi – Türk Kahvesi
Nuruosmaniye , Mercan ve Beyazıt arasında yer alan Kapalıçarşı 64 cadde ve sokağı , iki bedesteni , 16 hanı , 22 kapısı ve yaklaşık 3.600 dükkanı ile dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkezlerinden biridir. 45.000 metrekare kapalı alana sahip olup, içinde yaklaşık 20.000 kişi çalışmakta ve mevsimine göre günde 300 ile 500 Bin arasında ziyaretçi almaktadır.
Efsaneye göre, İstanbul’un altı birbirine bağlı dehlizlerle kaplıymış. Hatta bu dehlizlere Yerebatan Sarayı’nın gizli bir yerinden de giriliyormuş ve tünel, denizin dibinden devam edip taaa Kınalıada’ya kadar gidiyormuş.
Tüneller Kapalıçarşı’nın altından da geçiyormuş tabii. Hatta

tarihinde yayınlandı 2 Yorum

Execution – İş Yaptırabilme Disiplini

Yönetici olduktan 1 ay sonra yani 2012 yılının 11. ayında, direktörümün tavsiyesi üzerine aldığım Execution – İş Yaptırabilme Disiplini adlı kitabımda 4. Bölüme kadar geldim. Kitabın bitmesine daha çok var. Ben yinede hem kitabın tanıtımı hem de aldığım notları buradan paylaşmak istiyorum.

execution

Execuiton, Larry Bossidy ve Ram Charan tarafından kaleme alınmış, MediaCat-Kapital Medya tarafından çıkarılmış bir kitap. Ben bu kitabı piyasada bulamadım ve nadir kitap üzerinden ikinci el olarak aldım.
Bu adreste şu anda kitabın stoğu olduğu yazıyor.

Execution Nedir?
Kitabın ilk sayfasında execution kelimesinin anlamını çok güzel bir şekilde anlatılmış.
ex-e-cu-tion (ek-si-kyü-shan), isim. 1. Bağlantı kopukluğu. 2. Şirketlerin sözlerini yerine getirememesinin temel nedeni. 3. Bir şirketin liderinin başarmak istedikleri ile organizasyonun bunu sağlama olanakları arasındaki uçurum. 4. Sadece taktikler değil ama aynı zamanda sorgulama, analiz ve takip yoluyla işleri başarma sistemi. 5. Bir şirketin stratejisinin ve hedeflerinin merkezi bir parçası ve şirketteki her liderin temel görevi. 6. Bir şirketi, çalışanlarını ve çalışma ortamını kapsamlı bir biçimde kavramayı gerektiren disiplin. 7. İşleri zamanında yapmak için her şirketteki üç temel süreç – yani insan süreci, strateji süreci ve operasyon süreci – arasında bağlantı kurma yöntemi. 8. 2002’de Larry Bossidy ve Ram Charan tarafından keşfedilip Execuiton: İş Yaptırabilme Disiplini adlı kitapta açıklanan başarı yöntemi.

Piyasada liderlerin okuması için yazılmış yüzlerce kitap var. Bunların çoğu kişisel gelişim kitapları. Execution’ı diğer kitaplardan ayıran en önemli özelliklerinden biri problemler ve çözümleri anlatırken gerçek örneklerin verilmiş olması. Bu örnekler de bilinmeyen firmalar falan değil. Xerox, Lucent, EDS, HP, GM, DELL gibi şirketler ve bu şirketlerdeki yöneticiler hakkında örnekler mevcut. Kitabın diğer bir özelliği de yazarların çok tecrübeli kişiler olması. Bugün ben liderlik hakkında bir kitap yazsam, eminim çok satan bir kitap olmaz. Hatta satıp satmayacağı konusunda bile şüphelerim var 🙂 Bu kitap New York Times Bestseller listesinde 1 numara olmuş. Peki bu kitabı neden okumaya karar verdim. 2012 yılında departmanda yönetici olacağım zaman Assessment adı verilen bir teknik ile yetkinliklerim ölçülmüştü. Bir yetkinliğim dışında hepsi yüksek çıkmıştı. Koçluk Becerisi. Bu sonuca çok şaşırmamıştım. Yönetici olduğumda 5 senelik uzmandım. Hiç bir yönetme tecrübem olmamıştı. O güne kadar hep yönetilmiştim. Evdeki ekmek almaya gönderilen en küçük çocuktum. X Jenerasyonu özelliklerini taşıyan bir Y jenerasyonu üyesiydim. İşleri kendi başıma yapmaya alışmıştım. Yönetici olduğumda en çok zorlandığım, çalışanlarıma yapmaları gereken işleri söylemek olmuştu. 1 gün önce beraber çalıştığın arkadaşlarına, iş yaptırmak göründüğü kadar kolay olmuyordu. Bunun üzerine Yöneticim (direktörüm) Erdem Bey bu kitabı tavsiye etti. Kendisi okuduğunu ve çok faydalandığını belirtti. Ben kitabı almış, okumaya başlamış ama bitirmeden bir kenara koymuştum. Aradan 2 sene geçtikten sonra kitabı baştan sonra detaylı bir şekilde okumaya karar verdim.

Kitap 3 Kısım ve 9 bölümden oluşuyor. 1. Kısımda “Execution Neden Gereklidir?” başlıklı ve örneklerle execution kullanılması ve kullanılmaması durumu anlatılarak executionun ne anlama geldiğinden bahsediliyor. 2. Kısımda “Execution’ın Yapıtaşları” Liderin Yedi Temel Davranışı, Kültürel Değişimin Çerçevesini Oluşturmak ve Hiçbir Liderin Başkasına Devredemeyeceği Görev – Doğru İnsanı Doğru İş Yerleştirme alt başlıkları ile anlatılıyor. 3. yani son kısımda “Execuiton Disiplinin Üç Temel Süreci” yani İnsan, Strateji ve Operasyon süreci detaylı bir şekilde anlatılıyor.

Şu anda şirketimizde Durumsal Liderlik – Çok Boyutlu Liderlik uygulanmaktadır. Bunun yanında Başarı Faktörlerinin, Hedeflerin, Kilit Performans Kriterlerinin ve Bariyerlerin belirlenmesi için detaylı çalışmalar yapılıyor. Görev tanımları baştan yazılıyor. Tüm şirket en tepeden en alt kademeye kadar bu yapıyı uyguladığı için başarılı olacaktır. Execuiton’ın da başarılı olması için şirketin tüm süreçlerinde bunun uygulanması gerekiyor. Bu disiplinin de durumsal liderlik ile ortak özellikleri olduğu için kişisel olarak departmanımda uygulayabileceğimi düşünüyorum.

Şu ana kadar kitapta gördüğüm bir kaç olumsuzluktan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Birincisi kitap bir çeviri olduğu için okurken bazen konsantreniz bozulabiliyor. Yanlış kelime seçimleri ve anlatım bozuklukları sıkıntı yaratabiliyor. Bunun dışında her kişisel gelişim kitabında olduğu gibi bu kitapta da gereksiz uzatılan ve tekrar edilen yerler mevcut.

Kitabın henüz ortasında olduğum için tüm kitabı bitirdikten sonra daha kesin yargılarla konuşabilirim. Gelecek yazılarda bu kitabı okurken özellikle altını çizdiğim yerleri kendi yorumları da katarak size aktarmaya çalışacağım

tarihinde yayınlandı 2 Yorum

Merzifon’da Ne Yenir – Total Akaryakıt İstasyonu – Kavurmacı

Son zamanlarda blogumda bir çok yazı yazdım. İş Analisti, İş Zekası, İş Analitiği hatta Rota Planlama gibi bir çok teknik konulara değindim. Ama google istatistiklerine baktığımda birde ne göreyim. En çok trafik “ılgazda ne yenir?” aramasından geliyor 🙂 Hatta ve hatta dişçim bile bu aramayı yaparak benim websiteme ulaşmış ve önerdiğim yerde yemek yemiş. Tavsiye ettiğim Yeşil Ilgaz Pide salonuna buradan selam olsun.

Geçen yine şehirler arası bir yolculuktaydım. İstanbul’dan Ordu’ya araçla gidiyordum. Yolda yemek yemek riskli bir iştir. Anadolu’da yemek yenecek o kadar çok yer varken, şehirler arası yolların üzerinde o kadar alternatifiniz bulunmaz. Ya yolunuzu uzatıp köylerini ilçelerin içine gireceksiniz ya da riske girip bir kaç deneme yapacaksınız. Ben bu riski aldım ve çok da memnun oldum.

Babam 19 sene boyunca Total Benzin İstasyonu işlettiği için yakıtımı her zaman Total’den alırım. Bu yolculukta da Total’den yakıtımı alacak şekilde rotamı planlamıştım. İstanbul Samsun Yolu üzerinde Merzifon’da bulunan Total Benzin istasyonunda durmuştum. Depomu fulledikten sonra nerede yemek yiyebileceğimiz konusunda istasyon çalışanları ile sohbete başladık. Kendisine köfte yiyebileceğimiz bir yer sormuştum. “Köfte bu yollarda risklidir. İçine ne koyulduğunu bilemezsin. Yedikten sonra seni rahatsız eder” dedi. Yani yiyene kadar o senin esirin, yedikten sonra sen onun esiri olursun dedi. Ben de sen bir tavsiyede bulun hele dedim. “Bak buranın kavurması güzeldir. Otur burada kavurmanı ye” dedi.

Mekana çok kanım kaynamamış olsa da adam haklıydı. Eşim ve eşimin teyzesi ile beraber oturduk mekana. Dışarıda ilk defa kavurma yiyordum. Hepimiz birer porsiyon kavurma istedik. Bakır kaplarda kavurmalarımız geldi.  Kapların alt kısmında sıcak su haznesi vardı. Kavurmanın yağı çabuk donduğu için bu şekilde bir çözüm bulmuşlar. Fondü gibi düşünün. Etler beklentimin çok üstünde lezzetliydi. Porsiyon doyurucuydu. Fiyat bu lezzete göre gayet uygundu. Yani diyeceğim o ki şaşırtıcıydı. Eğer kendi aracınızla yolculuk yapıyorsanız Total’de bulunan Kavurmacı’da durup tatmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.

Buradan mekan sahibine de teşekkür etmek istiyorum. Neden? Biz yemeği yeyip muhabbetimizi edip çayımızı içtikten sonra arabaya atlayıp yola çıktık. 1-2 kilometre gittikten sonra yanımızdan dörtlülerini yakmış bir araba hızla geçip önümüze geçti. Ben de yavaşlayarak arkasında durdum. Arabanın içinden Kavurmacı restoranın sahibi indi. Elinde teyzemin çantası vardı. Biz yemeği yedikten sonra çantayı masada bırakıp yola çıkmışız. Abimiz çantayı kaptığı arabayla bize yetiştirmek için son gaz gelmiş. İnsanlık ölmemiş dedirten bir davranış. Acaba ben çantayı bulsam abimiz gibi mi yapardım yoksa içindeki telefon ile birilerini arayıp gelip almasını mı beklerdim? Allah razı olsun ve helal olsun diyorum buradan. Eğer gidip orada yemek yerseniz, çantasını unutan beyaz arabalı abinin selamı var diyin. O mutlaka beni hatırlar 🙂 Haydi iyi yolculuklar

kavurmaci

Adres: Mehmet Akif Ersoy Mahallesi İstanbul Yolu No:7/A Total Akaryakıt İstasyonu (Babali Kollektif Şti)

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Aklı Fikri Mülkiyet – Fikri Mülkiyet Haklarına Dair Paylaşımlar

Çok yakın zamanda Fikri Mülkiyet Haklarına dair örnek dava ve vakaların paylaşıldığı bir blog açıldı. http://aklifikrimulkiyet.blogspot.com.tr/ Şu anda aynı firmada çalıştığımız Ender Bey tarafından yönetilen bu blogda; tescilli tasarımların izinsiz kullanılması durumları, büyük firmaların birbirine açtığı davalar, esinlenme sonucu oluşan ürünler, marka analizleri ve bir çok konu hakkında yazılar bulacaksınız. Kendisi her hafta şirket içine bu konular hakkında yazılar yayınladığı için ben ve ekibim kendisini ilgiyle takip ediyoruz. Kendisinin bir blog açarak buradan da yazmasına en çok biz sevindik 🙂

Aşağıda http://aklifikrimulkiyet.blogspot.com.tr/ sitesinden yaptığım iki alıntı bulunmaktadır. (Site adresi vereyim de sonra biz de davalık olmayalım 🙂 )

adidas_1
adidas_2

ADIDAS vs LANDS’ END
5 Mayıs 2011 tarihinde Adidas firması, Land’s End firmasına karşı, tescilli 3 şerit tasarımını ihlal etmesi sebebiyle dava açar.
Adidas firması, ürünlerin kendi ürünleri ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve tüketicilerin Lands’ End firmasının ürettiği ayakkabıların üreticisinin Adidas olduğunu sanacaklarını iddia eder.
Adidas benzer şekilde; 2008 yılında, 3 şerit tasarımını ihlal etmesi sebebi ile Payless firmasına açtığı davayı kazanarak, 305 milyon $ tazminat hakkı kazanmıştı.
Devam eden bu davada, benzer şekilde mi sonuçlanacak? Gelişmeleri hep birlikte göreceğiz.
Söz konusu sürece ilişkin benzer tasarımları aşağıda görebilirsiniz.


556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK Madde 9/b: Marka sahibi tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesini talep edebilir.

carnegie
marvell

CARNEGIE MELLON UNIVERSITY vs MARVELL TECHNOLOGY GROUP LTD
2012 yılında sonuçlanan; Apple ve Samsung arasındaki fikri mülkiyet hakları ihlali ile ilgili olan davayı duymuşsunuzdur.
Mahkeme sonrasında; Samsung firması, Apple’a 1,049 milyar dolar gibi çok yüksek bir bedeli ödemek zorunda kalmıştı.
Fakat; 2012 yılındaki en yüksek tazminat bedelini içeren dava bu değildi.
2009 yılında açılan ve 2012 yılında sonuçlanan davaya göre; Marvell firması, Carnegie Mellon Üniversitesi’nin 2 patentini (Patent No: US 6,201,839 ve US 6,438,180) ihlal etmişti.
Sonuç, 2012’deki en yüksek tazminat, yaklaşık olarak 1,17 milyar dolar. (1,169,140,271 $)


Görüldüğü üzere, bilgi çok değerli hale gelmiş ve inanılmaz derecede güç kazanmıştır. Dolayısıyla, fikri mülkiyet haklarının temelini oluşturan bilgiler de aynı şekilde önemli hale gelmiştir.