tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Lütfen Okuyun ve Listenizdeki Herkese Yollayın. (Çok Önemli)

Yazımız “Bu yazıyı listenizdeki Herkese yollarsanız 1 hayat kurtaracaksınız” gibi mailler hakkında olacaktır. Olayı bugüne kadar hep farklı açılardan incelemiştim. Fakat bugün anladımki, bu tür mailler göründüğü kadar basit sorunlara yol açmıyor. Problem toplumsal boyutta ne yazıkki…

Konumuza muhattap olan mailleri öncelikle sizlere sunmak istiyorum. Bilmeyenler için ön bir bilgi olmuş olur.

Birinci Hikaye

Bir genç cumartesi gecesi bir partiye gidiyor.Çok egleniyor, birkaç bira içiyor. Partiden tanistigi bir kiz ondan çok etkilenmis görünüyor ve onu baska bir partiye davet ediyor. Hemen kabul Ediyor ve diger partinin gerçeklestigi yerde birkaç bira daha içiyor ve daha sonra anlasildigı üzere birileri buna uyusturucu veriyor hangi uyusturucu oldugu bilinmiyor). Daha sonra bu genç uyandiginda içi buzla doldurulmus bir küvette çirilçiplak oldugunu anliyor.Hala içkinin ve uyusturucunun etkisinde oldugunu hissediyor ve etrafina baktiginda yalniz oldugunu anliyor,etrafina bakiyor gögsünde rujla yazilmis bir kagit oldugunu fark ediyor.Kagitta söyle yaziyor: ‘112’yi ara yoksa öleceksin!’.Küvetin yakininda birtelefon görüyor ve hemen 112’yi ariyor ama nerede
oldugunu, ne içtigini, kimlerle oldugunu bilmedigini söylüyor.Operatör hemen ona küvetten çikmasini ve bir aynanin karsisina geçmesini söylüyor.Genç,gögsünde hiçbir anormallik görmüyor ama operatör sirtina bakmasini söyleyince,sirtinda 2 tane büyük yarik oldugunu fark ediyor. Bunun üzerine operatör, onun tekrar buz dolu küvete dönmesini ve orada ambulansi beklemesini söylüyor.Hastanede yapilan incelemeden sonra,onun 2 böbreginincalinmis oldugu anlasiliyor. Her bir böbrek karaborsada 10.000 Dolar ediyor (gencin bundan haberi yok tabii).Daha sonar anlasildigina göre: 2. parti tamamen sahte, bu ise karisan insanlarin çok iyi tibbi bilgileri var ve verilen uyusturucu eglence amacini içermiyor. Su anda bu genç hastanede, onu yasamda tutan bir alete baglanmis durumda ve hala dokularina uygun bir böbrek bekliyor.

İkinci Hikaye

Hukuk Fakültesinde okuyan bir arkadaşımdan dün bir çay muhabbeti esnasinda bunu dinledim: Arkadasi Sultanahmet civarinda bir cay bahçesinde oturuyormus.Bir cay söylemis.Yan masaya iki adam oturmus ve onlarda cay söylemisler Çaylar gelmis, çayi 2 adama uzatan garsona, adamlar ‘yok’demisler,’delikanliya ver, daha önce geldi kendisi’. Delikanliyla’yok, siz için’vs. gibisinden ufak sakalasmalar olmus. Çaylar yudumlanirken 2 adam yemekte olduklari bisküvilerden delikanliya uzatip buyurun,alin’ demisler.Delikanli da kiramamis ve birkaç tane alip yemis. Daha sonra otobüsüne binmek için oradan kalkmis. Otobüsebinecegi sirada uykusu gelmeye baslamis, etrafina baktiginda cay bahçesindeki adamlarin Kendisini izlediginifarketmis ve telasa kapilmis. Çogu kimsenin bildigiHukuk Fakültesi ögretim üyelerinden birinin de anlattigi bir 911 vakasi Aklina gelmis:Böbrekleri çalinan birisi.. Her neyse… Hemen kendisini almasi için arkadasina telefon etmis. Arkadasi gelmis ve hastaneyegitmisler.Doktorun sözleri: ‘Eger eve gitmis olsaydin bir daha uyanamazdin. Cünkü sana verilen uyku ilaci dozaji ÖLDÜRÜCÜ düzeyde!’

Bu güne kadar bu yazıların, sadece mail chain (mail zinciri) oluşturularak, kullanıcıların maillerine ulaşmak için yapıldığını sanırdım. Bilgisiz internet kullanıcısı, maili atarken, BCC gibi bir nimetten faydalanmaz, sizin de mailinizi TO kısmına yazar ve bu mail dönüp dolaşıp bu maili başlatan şahsa da ulaşır ve bu mail ziniciri amacına ulaşmış olur. Fakat bu sadece buz dağının görünen kısmı.

Bugün sabah servis beklerken (saat 06:45 sularında) yanında bir çocuk bulunan bir bayan, bana Vivident sakızlardan ikram etti. Bu nazik teklifi kabul etmeden önce (neyazıkki) düşünmek zorunda kaldım. İyi niyetle teklif edilen bu durum karşısında, aklıma yukarıda yazılan tipte bir durum gelmesi ihtimali açıkçası beni utandırdı. Sakızı aldım, Çiğnediğim ve çiğnerken “Acaba?” dedim kendi kendime. Gözlerim zehirlenme anında güvenli bir yer bile aradı(!)

Bu maillerin yol açtığı bu toplumsal sorun yüzünden, insanlara güvenemez olduğumuzun farkında değiliz. Biz ki, Türk milleti olarak Misafiperver insanlarız ve ikram etmekten mutluluk duyarız. Bu hassas duygularımızın istismarı, bizi benliğimizden uzaklaştıracak, paylaşımdan uzak bir millet haline dönüştürecektir.

Ama işte insanoğlu… Acaba demeden duramıyor bu yazılanları okudukça…

Sabri SUYUNU

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Ömür

Neden hep iç bunaltıcı yazılar yazıyorum yada hep düşünceli olduğumda yazıyorum bilmiyorum ama sanırım mutluluğumu kendime saklıyorum. Herşey çok güzel gidiyor derken bir anda ortaya çıkan ve hayatı altüst eden olaylar. İnsanı bazen isyanakarlığa kadar sürükleyen, uçurumdan düşmenin an meselesi oladuğu olaylar.

Gelecekte bir gün…

Hıçkırıkların içerlerde bir yerde biriktiği,  göz yaşlarının göz pınarlarından ağır ağır yola çıktığı o an… Vedalaşmak için yeterince zamanımız bile olmadı aslında. Bugün yola çıkıyorsun.  Yolun uzun, aslında bende gelecektim seninle ama sen beni istemezsin diye gelmedim seninle. Bir gün nasıl olsa geleceğim yanına. Ama şimdi sen neden gidiyorsun. Bekleseydin biraz daha. Şimdi başlasak vedalaşmaya yetmezki zaman. Bir ömür biçilmiş sırtımıza ve sökülmeye başlamış doğduğumuz anda. Gün ve gün üzerimizden sıyrılmış kaftanımız. Ve an gelmiş, değişmiş üstümüzdeki örtü. Önce beyaz sonra yeşil bir örtü…

Şimdi sen yoksun. Çıkmışsın bile yola. Arkana baksanda son bir kez görsem seni. Kızarsın diye ağlayamıyorum bile. Dur gitme… Lütfen gitme. Bu kadar çabuk olmamalıydı…

Ölüm Ömürü bitirdi…

Ömür Ölümle bitti…

Ölüm yeni bir Ömürü getirdi…

Eski Ömür Ölümle anlamını yitirdi…

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Dön Bak Dünyaya

Yalnız kaldıysan, kalkıp pencerenden bir bak
Güneş açmış mı, yağmur düşmüş mü
Dön bak dünyaya

Herkes gitmişse, sakince arkana dön bir bak
Dostun kalmış mı, aşkın solmuş mu
Dön bak dünyaya, dön bak dünyaya

Bir sonbahar kadar yalnız, bir kış kadar savunmasız
Ya da ilkbaharsan, yolun başındaysan

Asla vazgeçme, kalkıp da pencerenden bir bak
Güneş açmış mı, yağmur düşmüş mü
Dön bak dünyaya

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Herkes Aynı Hayatta – Sınıf Dizi Müziği

Herkes Aynı Hayatta – Sınıf Dizi Müziği

herkes aynı hayatta kendini bişey sanma

ne kadar çok bilirsen o kadar bela başa

sen bilirsin aslında aklımdan geçenleri

zaman her şeyi çözer şu beklemek olmasa

 

gözlerimi açsam da sen çıksan karşıma

gel beni azad et kayboldum karanlıkta

ben bizi unutmam gitmek yakışmaz bana

yolcuyuz hayatta sen gel otur yanıma

 

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Feridun Düzağaç – Söz Ver

Feridun Düzağaç – Söz Ver

inanırdım duyduğum her söze
bir zamanlar saflık vardı
şimdi yerim yok aldanmaya
bir hayat sıradanı kalbim

bana bitmeyen bir tek şey söyle
söyle sonsuza inanayım
bana nasıl seveceğimi anlat
ah şu karlı yokuşu yorulmayalım

söz ver
durma öyle bana söz ver
bakışına kanmam artık söz ver
çok zor soru değil bu hadi çöz ver
birlikte ölecek miyiz?

söz ver
durma öyle bana söz ver
bakışına kanmam artık söz ver
çok zor soru değil bu hadi çöz ver
birlikte ölecek miyiz?

inanırdım duyduğum her söze
bir zamanlar saflık vardı
şimdi yerim yok aldanmaya
bir hayat sıradanı kalbim

hadi beni biraz heycanlandır
yüzüm gülmüyor çoktandır
ben kaybetmekten çok korkarım
tüm alışkanlıklar çocukluktandır

geleceksin
belki çok seveceksin
zamanı gelince gideceksin
bir keşkeye daha yok kalbimde
birlikte ölecek miyiz

söz ver
durma öyle bana söz ver
bakışına kanmam artık söz ver
çok zor soru değil bu hadi çöz ver
birlikte ölecek miyiz?

söz ver
durma öyle bana söz ver
bakışına kanmam artık söz ver
çok zor soru değil bu hadi çöz ver
birlikte ölecek miyiz?

tarihinde yayınlandı 1 Yorum

Hasrete Dair

Bunun adı hasret olsa gerek. Düşünmek ve düşlediğine ulaşamadığın için üzülmek.

Üzülmek mi hasret? Hasret mi üzülmek?

Özlem nedir peki? Birlikte ölmeyi düşlediğin birisine ulaşmak isteği midir? Yoksa sohbetine doyum olmayan bir dostu görme isteğimidir? Yoksa sevgili midir özlem? Eşit midir yoksa her zaman bir büyük eşittir var mıdır eşitliğin herhangi bir tarafında?

Özlem bir soru işareti. Hasret özlemin alt kümesi…

Sabri Suyunu

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Yeni Bir İşe Başlarken

Öyle ki zaman bir anda uçup gitmiş ve ben büyümüşüm. Büyüklerimin tecrübeleri hayatı yaşamayı bırakıp, kendimi bir anda hayatın tam ortasında buluvermişim. Zaman pış pışlamayı bırakmış, deh dehlemiş beni. Uykudan uyanıpta, kendimi bir anda bir koşturmacanın içinde buluvermişim.

Denize kayalıklardan atlamak olarak öğrenmişiz çalışmayı. Suya girdiğinizde ilk çarpma anında vucuda yaptığı baskı ve suyun soğukluğunun her hücrede hissetmek… Suyun altında nefesinizi tutup, derinden yüzerek ilerlemek. Ama nefesinizin sizi daha fazla idare edemeyeceğini anlayıp nefes nefese suyun üstüne çıkışınız. Yüzemeye başlamak ardından. Öyle bir noktaya kadar yüzmek ki, artık hem geriye dönmek zor hemde karşı kıyıya ulaşmak… Çalışma hayatı böyle bir şey mi gerçekten. Dalgaların arada sizi zor durumda bıraktığı, boğulacak gibi olduğunuz anlar. Yuttuğunuz tuzlu su, sizin midenizi mi bulandırıyor… Dedim ya, öyle bir yere geliyorsunuz ki, artık geri dönmeye çalışsanızda, ilerlemek daha mantıklı geliyor ama yok mu o yorgunluk.. Kulaç atacak haliniz kalmıyor..

Peki çalışma hayatı gerçekten böyle ise Neden bir işe başlamak?  Kimine göre yaşama amacı, kimine göre yaşama aracı…

Çalışma hayatınızda boğulmamanız ve yorulduğunuz yerde sizin elinizden tutan birinin olması temennisi ile…

Sabri

tarihinde yayınlandı 2 Yorum

Kelimeler Dökülünce

Bir anda olup biter herşey. Zaman yavaş geçsede herşeyin bir sonu vardır ve bittiğinde bir anda olduğunu hissederiz. Damağımızda kalan acı yada tatlı duygudan geriye bize bişey kalmaz. Zaman ne kadar hızlı akıp gitmiş olsa bile yaşanan o günler bir anda unutlmuyor. Hayatımızın her karesinde farklı duygular yaşadığımız bu hayatta, yarınımız varsa yaşayacağımız duygulara gebe devam ederiz. ince bir çizgi ile kesilmiştir. “+” ya da “-“. Acı yada tatlı. mutlu yada mutsuz. sevinç yada hüzün…

Bundan 1 yıl sonra, 1 ay sonra, 1 hafta sonra hatta yarın ne olcağını bilmiyoruz. Şu anda yarın için çırpınışlarımızın boşuna mı olduğunu bilmeden sıkıntılarımızı içimize gömüyoruz. Belki iş sahibi olmak için, belki eş sahibi olmak için belki aş sahibi olmak için. Kim bilir birileri yüksek linsansa niçin girdiğini anlatan bir kompozisyon yazmak için uğraşıyordur, kimileri de 1 ay önceden planladığı bir gezinin son anda iptal olması için ağlıyordur. Herşey öyle bir düzene sahip ki, öyle örnekler var ki, isyan etmek bir yana dursun şükretmek gerektiğini düşünüyor insan.

İlk yazı niteliğinde olmayan bu yazı gerçekten biraz karamsar oldu. Aklımdakiler bunlar…

Sabri Suyunu